Tuesday, October 03, 2006

jaco

"jaco pastorius may well have been the last jazz musician of the 20th century to have made a major impact on the musical world at large. everywhere you go,sometimes it seems like a dozen times a day, in the most unlikely places you hear jaco's sound; from the latest tv commercial to bass players of all stripes copping his licks on recordings of all styles, from news broadcasts to famous rock and roll bands, from hip hop samples to personal tribute records, you hear the echoes of that unmistakable sound everywhere. (it may even be more imitated at this point than the previously most pervasive jazz sound to escape into the broader culture beyond the local borders of jazz, the moody harmon mute stylings of miles davis). for all the caterwauling that has gone on about new musicians that have shown up in recent years being toted as the "next miles", or the "duke ellington of their generation", or whatever, jaco outranks all of them and all of that by being the one and the only of his kind, without predecessor; the only post 1970 jazz musician known on a first name basis with all music fans of all varieties everywhere in the world. from the depths of africa where he is revered in almost god-like status to the halls of most every music university on the planet. to this day, and maybe more than ever, he remains the one and the only JACO. "

* from www.jacopastorius.com by Pat Metheny
----------------------------------------------------------------------------------
"dünyanın en hüzünlü yaşam öykülerinden birine sahip insan. kısa zamanda ünlenen, megaloman, ama megalomanlığının arkasında benzersiz bir deha ve yetenek yatan büyük basçı. musician dergisinde billowski'nin yazdığına göre ölümü şu şekilde olmuştur: jaco, florida'da bulunan daha önce de içkiliyken rezalet çıkardığı için atıldığı, sadece üyeleri kabul eden midnight bottles adlı bir caz kulübüne gider. kör kütük sarhoştur ve içeri alınmayınca kapıyı tekmelemeye başlar. kapıdaki uzak doğulu korumadan feci bir dayak yer. polis olay yerine geldiğinde jaco'yu kendi kanından bir gölcüğün içinde bulunur. suratındaki tüm kemikleri kırılmış, kafatası çatlamış, tek gözü çıkmış vaziyettedir. bir süre komada kaldıktan sonra doktorlar durumunun iyiye gitmeye başladığını, ama vücudunun bir yanının felç olma ihtimali bulunduğunu söylerler. ayak parmağını kıpırdat, elimi tut gibi basit komutlara karşılık verebilen jaco umut vaadetmektedir. doktorlar yakında kendine gelebileceğini söyleseler de, o gece beyninin sol kısmındaki damarlardan biri çatlayan jaco felç olur, tanıma ve anlama yetilerini yitirir. ertesi gün tüm beyin fonksiyonları durur. suni solunum aygıtından çıkarılır, buna rağmen kalbi üç saat kadar atmaya devam eder, babasının kucağında, 35 yaşında ölür. yani, donna lee 'sini çalarak ünlü olduğu charlie parker' la aynı yaşta. dünyanın en büyük basçısı bu şekilde hayata veda eder. alkol ve uyuşturucuya kurban verilen müzisyenler kervanına katılır."

* from eksisozluk by jazzbass

No comments: