Friday, December 28, 2007

too old to rock and roll too young to die

yaz bir seyler yaz bir seyler diyorum aklima gelen bir sey yok herneyse sarki bana artik 30 limitini gectigimi artik geceleri disarlarda surtmekten pek keyif almamaktan ziyade yoruldugumu genel olarak evde dinlenmeyi tercih eder oldugumu huzur arayip yine arayip bulamayip bulmayi ne kadar da arzu ettigimi kendime abuk sabuk ugraslar buldugumu ama sapina uydurulamamis baltaliktan bir adim oteye gecemedigimi uc kurus para kazanmak icin agiz kokulari arasinda tercih yapmaktan bu aralar bikmam gerektigini anlatir durur....

iyi seneler...

Tuesday, February 13, 2007

Paper Thin Hotel for St. Valentine' s Day

Paper Thin Hotel by Leonard Cohen dedicated by myself to St. Valentine' s Day

The walls of this hotel are paper-thin
Last night I heard you making love to him
The struggle mouth to mouth and limb to limb
The grunt of unity when he came in
I stood there with my ear against the wall
I was not seized by jealousy at all
In fact a burden lifted from my soul
I heard that love was out of my control

A heavy burden lifted from my soul
I heard that love was out of my control
I listened to your kisses at the door
I never heard the world so clear before
You ran your bath and you began to sing
I felt so good I couldn't feel a thing

I stood there with my ear against the wall ...

And I can't wait to tell you to your face
And I can't wait for you to take my place
You are The Naked Angel In My Heart
You are The Woman With Her Legs Apart
It's written on the walls of this hotel
You go to heaven once you've been to hell

A heavy burden lifted from my soul
I heard that love was out of my control

Wednesday, February 07, 2007

gaybubet - 6 nisan 2002

04:05........çıkış (rüyaya giriş)
04:35........taksim, bulantı devam, 34 ya 7921 çalışmayan likid gaz
kamyoneti
04:50.......mide daha iyi, telefon bozuk
04:55 Şişhane
04:58 köprü giriş, tatlıcı geçti, ağız tadı kötü
05:05.......çıkış
05:13......unkapanı
05:22.....Valde mektebi
05:25 .....aksaray mc donalds önünden geçiş (sabah ezanı eşliğinde)
05:30.......horoz x 2
05:32 ......sahil yoluna çıkış, mide aynı, yanma, hafif bulantı, telefon
bozuk
05:45 .....Koca mustafa paşa
05:47 ........sevimsiz kargaların ötüşü (aslında idare eder)
05:58 .....yoruldum, narlıkapı
06:06 .......Firstclass (reklam olayı), horoz, az önce bir araba durdu
06:13 ......yedikule hisarı, köpekler, korktum, yoruldum, tren, mide
06:26 .....Derimod, nihayet, "polis atasının izinde, milletin hizmetinde"
06:31 ....kuşlar
06:33 ....tren
06:36 ......2 peynirli poğaça
06:40 ......varış,telefon bozuk üstüne rakı döküldü galiba (hiç bu kadar
ayrıntılı bir rüya görmemiştim daha önce)

p.s.1.
sen beni hiç bilmez misin
gözlerimin içine hiç bakmaz mısın
aradıklarını orada görmez misin?

p.s.2.
gözyaşı..........
end of a dream

p.s.3.

“Bize, doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu, gazaba uğramış ve sapmışların yolunu değil!”

Monday, February 05, 2007

deportivo' yu yeniden kesfetmek

buyuk turk dusunuru ve tarihcisi damat saatchi pasa' nin 30 kasim 2006 tarihinde oynanan celta vigo - fenerbahce macindan sonra guncesine yazdiklarindan alintidir;

aslinda alintiya gecmeden once 30 kasim gunune bir gidelim neler oldu hatirlayalim; celta vigo' lu taraftarlar macin bir aninda yanlis hatirlamiyorsam bolucu nitelikte bir bayrak acmislardir tribunde ve bunun akabinde, saatchi pasa kaleminden muthis gozlem, yorum ve izlenimler silsileli pesi sira sayfalara dokulur. bu yorumlar unutturulmaya calisan bircok tarihi gercegin de su yuzune cikmasina on ayak olacak niteliktedir;

"Celta Vigolu terorist taraftarlarin boyle davranmasinin en buyuk nedenlerinden biri de ezeli rakipleri Deportivo(!) Niye mi? cunku, Deportivo taraftarlari gecmiste Osmanli Imparatorlugu'nun onlara gosterdigi hosgoruyu unutabilmis degiller. Bu nedenle de her macinda Turk bayraklariyla tezaruhat yapiyorlar. Hatta Yunanistan temsilcisiyle karsilastiklarinda en buyuk Turk bayraklarindan birini yaptirip stadin tamamini kaplayarak Yunanli futbolculari hayrete dusurmuslerdi. Soyledigim gibi Turk bayragi yillardir Deportivolular'in gelenegine olmus... Onlar asla terorun pankartini acmadilar."

nasil? sasirdiniz degil mi? deportivo taraftarlarinin ve de halkinin icinde barindirdigi osmanli sevgisi, bununla baglantili olarak hicbir zaman terore prim vermediklerini duymak eminim ki tuylerinizi diken diken etti.

ayrica, bay saatchi celta vigo kalecisi estaban uzerinden muhtesem tesbihlere imza atarak derin sinema tarihi bilgisini de sasirtici bicimde ortaya koymaktadir, dikkatle okuyun;

" Esteban kimin oglu?CELTA'nin kalecisi Esteban penaltiyi kurtararak belki de tarihe gecti. Ama bana kalirsa penaltiyi Esteban kurtarmadi, Alex goz gore gore kacirdi. Esteban deyince aklima eski bir Meksika filmi geldi ama ismini tam hatırlayamadim, "Bilmem kimin oglu Esteban"di filmin adi. Hatta bu Esteban Turk mizahina da seksi bir giris yapmisti hatirladigim kadariyla..."

evet sasirdiniz degil mi? bu satirlari okuyunca, bunca zamandir aklinizi kurcalayan binlerce soru isareti bir anda cevabini buluverdi... sayin saatchi' nin diger eserlerine de baska yazilarda deginecegiz....

saglicakla...

pas

murat' tan gelen pas dogrultusunda,

1. tuvalette gitar calip sarki soylemekten hoslanirim. bunda tuvalet akustiginin muazzamliginin payi cok buyuk,

2. annem kucukken beni salonun ortasinda bir legen icinde yikarmis. o yesil legen ise hala bizimle beraber. yani legen neredeyse benimle yasit. eskiden icinde yikanabildigim bu legende simdi ara sira ayaklarimi yikiyorum.

3. universite' den hemen hemen hic ders calismadan mezun olmam beni de cok sasirtiyor. cok zeki oldugumdan falan degil tabi, ama ders calisma potansiyeli cok yuksek insan sayisi fazla olan bir bolumden, bu kadar az eforla sene kaybina ugramadan mezun olabilmek belki de hayatimdaki en buyuk basari oykum.

4. insanlar ile bir anda cok siki fiki olmaktan hoslanmam, olandan daha da hoslanmam.

5. kafaya taktigimin bir sey varsa, onu hemen gerceklestirmek isterim. bunun icin bazen anlamsiz sekilde paralar da harcayabilirim. yaptigim hareketin aslinda gereksiz oldugunu anladigim anda da pismanlik durumu baslar. yaklasik bir hafta boyunca yogun bir pismanlik surecine girerim. niye yaptim, neden yaptim, cok gereksizdi, bir de bu kadar para verdim salak gibi der, kendime bir hafta boyunca saydiririm.

baska bir blog yazari tanimadigim icin, bu noktada murat' a geri pas veriyorum..

Thursday, February 01, 2007

beşiktaş: 4 - v. manisaspor: 0

dün akşam, beşiktaş fortis türkiye kupası çeyrek final ilk maçında, v. manisaspor' u 4-0 mağlup etti. karşılaşmanın gollerini koray, bobo (2) ve burak attı.

ertesi günkü gazetelerde ise günün sütoğlan lezzetindeki koparan yorumu "zaten ben cem deda' nın babasını da sevmezdim" diyen kazım kanat' tan geldi;


"MESAJ: Maçın hakemi Cem Deda Beşiktaş'ın tekmelerle dövülmesine izin verdi. Zaten ben Cem Deda'nın babasını da sevmezdim. Hatırlıyorum da Sadık Deda, bir Fener maçında Beşiktaş'ın attığı golü iptal etti ve sonra da gazetelere mektup yazıp, "Bu yanlışı niye yaptım anlamıyorum" diyerek özür diledi."

Ercan Saatchi ise bir gün önceki fenerbahçe' nin gençlerbirliği karşısında aldığı rahat ve haklı galibiyetten sonraki yazısında, haftasonunda oynanan k. erciyesspor maçında golü atan cenk' in yapmış olduğu sevinç gösterisine ne kadar takık olduğunu dile getirmiş ve ardından da günün koparan yorumu olarak;

"FENERBAHÇE'ye karşı hangi takım oynarsa oynasın, adeta aslan kesiliyor. Bunun bir çok nedeni var ama en önemlisi F.Bahçe'nin raitingi. Bunu bilen futbolcu aslan kesiliyor elbette. Oysa Fenerbahçeli futbolcular, -Birkaçı dışında- hergün kamuoyunun gözü önündeler ama bu çabayı göstermiyorlar. Üstelik tüm dünyanın izlediği bir takım olmasına rağmen."demiştir. Aslında Ercan Saatchi kardesimiz belli ki Nasreddin Hoca' dan sonraki en büyük mizah ustadidir, zira güldürürken, ağlatırken, uyuturken, uyandırırken hep düşündürür. Düşündürürken de güldürür, ağlatır, zırlatır, sızlatır. Seneler önce, haydi şimdi bütün eller havaya derken bile aslında anlatmak istediği, birgün herkesin hatta tüm dünyanın büyük fenerbahçeyi ayakta alkışlayacağıdır.

fenerbahçe: 2 - gençlerbirliği: 1

maçın insanları:

1. Risp, 2. Ayman, 3. Ercan Saatchi

Tuesday, January 30, 2007

Sunday, January 28, 2007

profesyonel

guzide kanalimiz atv' nin yeni yarisma programi olup, ayni gun, ayni saatte II. alaturka muzik yarismasinin da baslamasiyla, pazar primetime lari yarisma programina bogmustur. juri bombadir. suratina yaklasik bir kilo pudra surulmus muslum baba ki standart iki kelime de bir aaaaaaaa, oooooooo yapmaktadir, 60 ila 70 yas arasinda oldugunu tahmin ettigim, en azindan michael jackson kadar estetik sahibi super mega star ajda, memori' nin yaraticisi osman yagmurdereli ve bir de buyuk ihtimalle programin yapimciligindan oturu juri, adi pelin soyadi da buyuk olasilikla akat olan bayan vardir bu juride.
en can alici nokta ise sunucunun ebru akel olmasidir. bir rivayete gore bu hanim kizimiz bir nedenden oturu artik egitimini almis oldugu balerinlik meslegini icra edememekte oldugundan kendini abidik gubidik yarisma programi sunuculuguna adamistir. artik kadrolu yarisma programi sunucusudur. e tabi bu tarz bir ise nazaran gelen para miktarinin buyuklugunun tadi da ayri bir olaydir. hatta bir keresinde meclis karariyla hanimefendinin sundugu program yayindan kaldirilmis, bu karara hanimefendinin validesi bile, e benim kizim cok kolay yoldan bir kamyon para kazaniyordu bu sunuculuk isinden, sizin de yaptiginiz simdi is mi, sizi biz sectik, bu ise karisamazsiniz tarzinda serzenislerde bulunmuslardir.
az once benim de birkac dakikasini seyrettigimin program, muhtemelen buyuk bir fiyasko olacaktir. background sahibi bir akl-i selimin bile bulunmadigi juri, ayrica adami derinden yoracak kadar bagira cagira, ilginc-absurd el kol hareketleri, super zevksiz kiyafet ve makyajiyla, bu tarz bir canli yayinin ne sekilde sunulmamasini gosteren sunumuyla ebru akel, bu sonun hizi uzerinde karsi/komsu etkisi yapacaklardir.

Saturday, January 27, 2007

k. erciyesspor: 1 - f.bahce: 1


dun aksam zevkli ve cekismeli bir mucadele izlettirdikleri icin her iki takima da tesekkur ediyoruz. mac 1. dakikadan son ana kadar buyuk bir cekisme icinde gecti. lig lideri fenerbahce, lig sonuncusu erciyesspor' dan 1 puani alabilmek icin varini yogunu sahaya koydu. aslinda dun aksamki oyundan anlayabildigimiz, liderin sonuncu karsisina 1 puan icin cikmis olduguydu, zira deivid nasil olsa alex, tuncay vs biri cikar beraberlik golunu atar ve hedefimiz olan 1 puani aliriz dusuncesiyle bilincli olarak bos kaleye golleri atamadi. bunun yani sira genc ve joleli kardesimiz volkan da rahat kontrol edebilecegi topu iskalayinca yaklasik 35 lik cenk once edu yu poposunun ustune oturttu, sonra da bos kaleye rahat bir gol atti. gol sonrasi sevinci ise, fenerbahce tarafindan yapilan her hareketi mubah sayan, turkce ve yazili ifade uzmani, kayinpeder tarafindan hurriyet' te spor - fenerbahce yazari, nesnellikle arasinda kitalararasi mesafeler bulunan, haydisimdibutunellerhavaya, saatchi kardesimiz tarafindan yadirgandi. uzun lafin kisasi, aslinda kulubede oturmaktan uzeri orumcek agi baglamis semih kardesimiz oyuna girmese, fenerbahce hedefledigi 1 puani bile zor alirdi.


100 yilina her bransta sampiyonluk parolasiyla giren, bunun icin deivid, edu ve lugano gibi dunya starlarini futbol takimina kazandiran, basketbolda fenerbahce adiyla sampiyon olabilmenin tek cikar yolunun ulker ile birlesmekten gececegi gibi bir cin fikri bulan ve gerceklestiren, kim bilir diger branslarda ne gibi cingozlukler yapan fenerbahce, umarim her bransta sampiyonluk yakalar da ulkemizde son donemlerde biriken stres duzeyi bir nebze de olsa azalmis olur.


macin starlari:


1. deivid, 2. volkan, 3. ercan saatchi.


Thursday, January 25, 2007

yeni honda cb600f hornet


Motor:
Sıvı soğutmalı, 4 zamanlı, 16 sübaplı DOHC sıralı – 4 silindirli
Motor hacmi:
599 cc
Silindir çapı ve strok:
67 mm x 42,5 mm
Sıkıştırma oranı:
12 : 1
Yakıt sistemi:
PGM – FI elektronik yakıt enjeksiyonu
Maksimum güç:
101,9 PS / 12.000 dev/dak
Maksimum tork:
63,5 Nm/10.500 dev/dak
Ateşleme sistemi:
Bilgisayar kontrollü, dijital tranzistörlü, elektronik avanslı
Çalıştırma:
Elektrikli
Şanzıman:
6 vites
Güç aktarımı:
O-ringli
Boyutlar:
2.090 mm x 740 mm x 1.095 mm
Tekerlekler arası mesafe:
1.435 mm
Sele yüksekliği:
800 mm
Yerden alçaklık:
135 mm
Yakıt kapasitesi:
19 litre (4 litre yedek dahil)
Tekerlekler:
5 kollu aluminyum döküm
Lastikler ön:
120/70 ZR17 M/C (58W), Arka: 180/55 ZR17 M/C (73W)
Süspansiyon ön:
41 mm’ lik ters çevrilmiş teleskopik çatal, 120 mm esneme aralıklı
Arka:
7 konumlu ön yükleme ayarlı monoshock amortisör, 128 mm esneme aralıklı
Frenler:
Ön: 3 piston kaliperli 296x4,5 mm’ lik hidrolik çift disk, ABS, cüruflu metal balatalı
Arka:
Tek piston kaliperli 240x5 mm’ lik hidrolik disk, ABS, cüruflu metal balatalı
Ağırlık:
177 kg

aslında sen de sarhoşsun ben de sarhoş

durmadan vazgeçmeye çalışan ama bir türlü vazgeçemeyenlerden misin sen de?
o zaman buraya hoşgeldin,
ve yine sancı ve yine mi gec saatlerde,
o zaman hoşgeldin,
ne uzadın ne kısaldın mı bunca sene,
buyur otur başköşeye.

(*) fotoğraf - aragüler - tophanedekoltukmeyhanesindebirsarhoş - 1959

Monday, January 22, 2007

vertigo

"bir sarkinin ne kadar guzel olup olamayacagi aslinda o an kafanin ne kadar iyi olup olmadigi ile ilgili bir kavram bu aslinda tipki cok terleyen tombul bir kadinla sevismek gibi bir sey kotu bir sarki her ne kadar guzel olabilirse siddetli bir cakirlik aninda terli tombul da bu gibi anlarda insana farkli hazlar tattirabilir ama sabaha kadar ayilmamak ya da ayildiginda hicbir sey hatirlamiyor olmak sartiyla yoksa gece yukselmis oldugun yerlerden bir anda kut diye yere dusersin"


yavuz


1970 yılında Samsun' da doğan Yavuz Çetin, gazeteci olan babasının işi nedeniyle çoçukluğunu Türkiye' nin çeşitli bölgelerinde geçirir. Müziğe olan ilgisi küçük yaşlarda başlayan Yavuz Çetin, ilk enstrümanı curayla on yaşında tanışır. Müzik aletlerine olan ilgisi curadan sonra bağlama öğrenmesiyle devam eder. Bir süre sadece müzik dinler ve bu süre zarfında elektro gitar sesine hayran kalır. İlk olarak 1985 yılında akustik gitar ile tanışır ve ardından elektro gitarla çalışmalarına devam eder.

Öğrenimini, hayatının akışını şekillendiren o çok sevdiği müzik üzerine yapar. Marmara Üniversitesi Müzik bölümüne girer. Üniversite hayatı boyunca da elektro gitarını elinden hiç bırakmaz. Çalıştığı grup Labirent ile katıldığı Yıldız Üniversitesi müzik yarışmasında birincilik ödülü alır. Üniversiteyi çalışmalarından dolayı bitiremez.

Onyedi yaşında profesyonel müzik yaşamına geçişiyle birlikte, İstanbul' da ve Türkiye' nin güney bölgelerinde çalışarak hayatını sürdürür. 1992 yılında, İstanbul' da müzisyen dostları Batuhan Mutlugil, Kerim Çaplı ve Sunay Özgür ile cover grubu olarak tanınan "Blue Blues Band" i kurar. 1970 li yılların Rock ve Blues parçalarının ağırlıkta olduğu çalışmaları sürdüren "Blue Blues Band" grubunda elektro gitar çalıp vokal yapar. Yaşamı boyunca 1960' lı ve 70 yıllarının Rock Blues müziklerinden etkilenir. Daha sonraları yaptığı beste ve söz çalışmalarına Rock ve Blues müziğinin ruhunu yansıtır. Jimmy Hendrix' i ve dünyaya mal olmuş Blues şarkılarını da yorumlamaktan her zaman büyük bir keyif alır.

1990' lı yılların ortalarında Fuat Güner ile tanışmasıyla birlikte "stüdyo müzisyenliği" ne başlar. Fuat Güner' in stüdyosunda sürdürdüğü çalışmalarında, televizyon ve radyolar için reklam müziklerini gitarıyla seslendirir. Birçok sanatçının albüm kayıtlarına da gitarıyla imzasını atar. Gitarıyla eşlik ettiği albümler arasında, İzel' in "Bir Küçük Aşk", Kıraç' ın "Deli Düş", "Bir Garip Aşk Bestesi" ve "Zaman", SonerArıca' nın "Ayrılık", Turgut Berkes' in albümündeki "Miranda" ve "Mindos" isimli şarkıları ve Göksel' in şarkısındaki "Talkbox" parformansının Türkiye' de bir ilk olması ona, "Talkbox" kullanan ilk gitarist sıfatının kazandırır. 1996 yıllarının ortalarında MFÖ grubuyla çalışmaya başlar. Grupla turnelere gider ve katıldığı tüm konserlere gitarıyla eşlik eder. Bir yandan da bar müzisyenliğine devam eder.

1997 yılında ilk albümü için çalışmalara başlar. "İlk" adlı albümünü Stop Müzik' ten çıkarır. Albümünde yer alan "Erkeğin Olmak İstiyorum", ayrıca Sinan Çetin' in yönettiği "Propoganda" filminde kullanılmıştır, ayrıca Erkan Oğur' un perdesiz gitar performansının da yer aldığı "Dünya" isimli enstrümantal şarkısı da en bilinen şarkılarındandır. MFÖ ile konserlerde çalmaya ve "Yavuz Çetin Group" isimli grubuyla bar performansını devam ettirdiği süre içerisinde, ikinci albüm çalışmalarına da başlar. 2000 yıllarının sonlarında TMC Film Müzik ile anlaşır. Ve ikinci albümü "Satılık" için stüdyoya girer. Sözü, müziği ve düzenlemeleri kendisine ait bir çalışmaya son kez imza atar.

Eylül 2001 tarihinde çıkması planlanan albüm içim tüm çalışmaları bitirir. Ama ne yazık ki, yaptığı bu son çalışmanın müzikseverlerle buluştuğunu göremeden, 15 Ağustos 2001 tarihinde hayata veda eder. Ölüm nedeni olarak, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi' nde yatmakta iken bir gece ansızın kaçarak evine gelir ve burada albümünün son hazırlıklarını tamamlar. Daha sonra arabasıyla Boğaz Köprüsü' ne gelir ve kendini Boğaz' ın sularına bırakır. 31 yaşında hayata veda eder ve arkasında hatırı sayılır bir hayran kitlesi bırakır. O, gitarı insanlarla konuşturan kişi olarak nitelenir.
(www.anatolianrock.com)



------------------------------------------------------------------------------------------------
* stratocaster' ı memleket dahilinde en iyi kullanan kişidir desem herhalde yeridir. Türkiye' den çıkan ilk ve tek virtüözdür kendisi bence. Bu arada Salı akşamları Shaft' da çalıyor.
kowalski
* 15 Ağustos Çarşamba günü Shaaft' taki programına geç kalmasıyla meraklandıran, biz onu dinlemeye giderken, kendisi sonsuza gitmeyi tercih eden altın çocuk.
cadı
* "Cennet bir virtüöz daha kazandı" başlığını atarak beklemediğimiz ölümünü yazan gazete sayfasının yıllardır kardeşimin dolap kapağında, gözümüzün önünde durduğu, daha yakından tanımadığım için içten içe sevindiğim, gitar çalarken ruhunda hissettiklerini yüzünde izleyebildiğiniz idol müzik adamı.
yolculuk
------------------------------------------------------------------------------------------------

benimle uçmak ister misin bu gece
yükseklerde olmaktan korkar mısın
topraktan ayrılalım bir süre için
dünya bir yere kaçmaz
bir yüzerken göklerde
gel benimle ol
unut bütün dertlerini
rüzgar bizi bekler
daha fazla vakit kaybetmeyelim...........

Sunday, January 21, 2007

pinky


... sun is the same in a relative way but you' re older,
shorter of breath and one day closer to death...

Friday, January 19, 2007

kapi


gum diye kapandi arkamdan gecenin onemli bi saatiydi yanlis hatirlamiyosam bir daha da bu eve gelme de dendi galiba arkamdan tuhaf bir urpertiyle uzaklasmaya calistim galiba uzaklastim da cunku gelme denirse gelmem sevme denirse sevmem cocukken buydu bana ogrettikleri bazi bazi gecelerin kendini onemli sanan bazi saatlerinde

Thursday, January 18, 2007

memleket sevdasi

insanin asil memleketi karninin doydugu yerdir derler. Iste benim de bahsedecegim olay biraz boyle aslinda. eskiden bir fransiz otomotiv yan sanayinde calisirken renault lar gozdemdi. F1 lerde Jenson Button Renault pilotlarini durmadan tokatlardi o donem ve ben sinir olurdum. Simdi ise Honda' da calisiyorum, dolayisiyla Honda favori arabam oldu. Ama bu sefer de F1 de, Alonso asagi yukari her yarista Button' u tokatlar oldu ve ben Renault' lara sinir oldum. Simdi ne zaman bir Renault gorsem yolda, ne yapip edip mutlaka gecmeye calisiyorum. Iste insanin karninin doydugu yere karsi hissettigi sempati de boyle bir sey olsa gerek....